Terry Gilliam, Türkiye'de yeteri kadar bilinmeyen fakat ecnebi kamuoyunda efsaneleşen ve eski toprak bir yönetmen. Monty Python and the Holy Grail ile ciddi bir sükse yapmasının ardından, tam 5 sene sonra George Orwell'in anti-ütopik kült eseri 1984'den esinlenerek hala ayıla bayıla izlediğim Brazil filmiyle kendini kanıtlamakla beraber fantastik tarzını belli etmişti. Daha sonra gelen filmler ise dozajı Fear and Loathing in Las Vegas'ta iyiden iyiye artmakla birlikte, ne kadar sınırsız ve alışılmadık bir yaratıcılıkla karşı karşıya olduğumuzu kanıtlar nitelikteydi. Yaşının ilerlemesiyle vasatı aşamayan filmlere imza atmaya başlayan Gilliam, olgunluk dönemi ciddiyetini es geçerek masalsı anlatımlarına bu sene Oscar'dan 2 adaylık kopararak The Imaginarium of Doctor Parnassus ile devam ediyor bütün beklentilerin aksine. Beklenti diyorum çünkü Tideland ve Brother's Grimm filmleriyle çaptan düşmeye başlamış bir efsaneden bahsediyoruz.Ayrıca World Premier'ini de Cannes'da yapmış olması da çok sert bir geri dönüşü vurguluyor.
Filmin çekimleri cast'ın belirlenmesini takiben 2007 yılında başlamasına rağmen, Heath Ledger'in ani ölümü ile durdurulmuştu. Ekibe Johnny Depp, Colin Farrell ve Jude Law'un katılmasıyla çekimler ancak tamamlanabildi. Film, Heath Ledger'ın son ve veda filmi olmasıyla bile ciddi bir ilgiyle karşılaşacağı aşikar fakat bunun yanında cast oldukça güçlü ki Şeytan rolünde izlediğimiz bir Tom Waitsvar ki adamın her hali insanda parande atma hissi uyandırıyor.
Senaryo ise ciddi şekilde Goethe'nin Faust'unun fantastik ve moderni birleştiren bir uyarlamasını andırıyor. Doctor Parnassus Şeytan ile işbirliği yapar, bir iddiaya tutuşurlar.Faust aynı şekilde sevdiği kız olan Gretchen'i elde etmek için Mefistofeles ile bir anlaşma yapar.Mefisto'nun amacı dünyasal zevkleri Faust'a tattırarak ona bir Oh be! dedirtmektir ve bunun için bütün imkanları? seferber eder. Eğer Doktor iddiayı kaybederse kızını da kaybedecektir.Farklı olarak Mefisto tanrı ile iddialaşır.
Doctor'un hikayeye hayat veren söylemi, insanların kendi iradeleriyle doğru seçimi yapabilmeerini sağlamak. Binlerce yaşında olan Doctor, günümüzde iyice çaptan düşmüş ve dediklerini dinleyen de yok. Modern toplum ve bireyler, maddesel zevkler peşinde anlık hazlar uğraşındalar. Doctor'un aynasının bu açıdan sembolik bir durumu var. Hikaye'de içinden geçilen bir kapı olan ayna, sembolik olarak ta insanın iç dünyasına tutulan bir ayna niteliğinde. En yerinde örnek ise elinde Prada torbaları ile içeri giren mature ablanın kendini yüksek topuklu ayakkabılar Wonderland'inde buluyorken Johnny Depp ile iş pişirme çabaları içersinde olması.
Bayan izleyiciler için bir şölen havası nitelğinde olan Ledger,Depp,Farrell,Law dörtlüsünü aynı rolü keserken izlemek ise ayrı bir keyif. Yansımalarda oyum şu şekilde olacak Depp > Law > Farrell. Oyunculuk olarak gayet iyi Farrell ama kendisine genel olarak gıcık olduğum gibi Ledger'dan isteyerek veya istemeyerek rolü çalmış bulunması ayrıca sinirimi bozdu.Ama filmin sonunda gelen "A film by Heath Ledger and Friends" karesi yılın Fair Play ödülüne layık bir hareket onu da belirtmek isterim.
En iyi sanat yönetmeni ve en iyi kostüm konusunda diğer filmlerin hepsini henüz izlememiş olmakla birlikte, ikisine de talip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.Alır mı peki orası biraz zor diğer adaylar çok kuvvetli olmasının yanında Çin takviminde ise Avatar yılına girdiğimiz göz ardı edilmemeli. Bence biraz daha üzerinde durulsa Tom Waits'e de bir yardımcı erkek oyuncu adaylığı gelebilirdi.Heykelciği almaya gelirmiydi şüpheli o da ayrı konu. O zaman bu yazıyı da bir Tom Waits seçkisiyle kapatıyorum. Hadi yine.
The Imaginarium of Doctor Parnassus
2010-02-16 | Boyle buyurdu draftbeer zaman: 07:33:00 0 yorum
Etiketler: Heath Ledger, Terry Gilliam, The Imaginarium of Doctor Parnassus, Tom Waits
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)