"David Shines"



Bazı hikayeler vardır bogazınızda kocaman bir dugumle, isyan bayraklarıyla cıkasınız gelir sokaga ama gidecek bir meydan yoktur. Oyle bir hikaye David Helfgott'unki. İnsanı alip,sallayip,iki tokat cakip yerine mihliyor.

Despot,otoriter ve duygusal bozuklukları olan, nevrotik bir baba oglunu kopek gibi hayata hazirliyor. En buyuk aracı olan "Piyano" ve nihayi mottosu "we're gonna win dad!" olan bir dahi yaratiyor. Baba tarafindan obsesyon haline getirilmis bir beste var ki hem David Helfgott'u yaratan, hem de yok eden oluyor sonunda; Rachmaninoff un 3. piyano concertosu. Cok yoruma dayali olmamakla, Rach 3 piyano icin yazilmis en zor bestedir. Soylenene gore pik bolumunu hatasiz calmak icin 10 parmaktan ve bir beyinden fazlasına sahip olmanız gerekiyormus!Helfgott bunu kolejdeyken hatasız calmayı basarıyor basarmasına ama piyanonun basından alıp kendisini 12 yıl akıl hastanesine tıkıyorlar oyle de buyuk bir bedel odeyerek.

Geoffrey Rush'a David rolunde en iyi aktor oscar'ını da getiren film, toplam 7 dalda aday oldu. Gayet iddialı bir oyunculuk ve ilham verici bir hikayenin yaninda film cok fazla sey vaat etmiyor.David'in cocuklugu,ergenligi ve yetiskinligi muhtesem oyunculuklar gormemizi saglıyor ve bunun yanında "gercek" bir hikaye izledigimizin bilincinde olmamız,surekli bir empati ve basta da dedigim gibi isyan durumunda olmamızı saglıyor. Bunların yanında yonetmen koltugundaki Scott Hicks'in, filme sahsi bir katkısı oldugunu dusunmuyorum. Hatta sahsen katıldıgı senaryo yazımında da oldukca cuvallamıs diyebilirim ki diyaloglar akıcı olmaktan cok uzak ve filmin bazı bolumlerinde oldukca duragan.

David Helfgott ve Rach 3, 6 ve 8 Nisan tarihlerinde tekrar Turkiye'ye geliyor. Aya İrini'de tapınma gibi bir aksam yasanacak. 100-300 tl arasında degisen bilet fiyatları makul olculerin biraz uzerinde, ama ilk gelisindeki inanılmaz ilgi bu sefer de devam ediyor. Aya İrini "sold out". Kimilerine gore fazla sisirilmis bir muzisyen olan Helfgott bu ilgiyi hele ki Turkiye'de "tekrar" gormesi tartısılabilir bir sey degil bence. Ben biletimi Lutfi Kırdar icin ediniyorum, tavsiyem de tukenmeden edinin yonunde.

Film icin ise halen okumakta oldugum C.G.Jung, nevrotik veya psikotik ebeveyn modelinin Helfgott gibi bir sonucun nedeni olması onermeleri (Helfgott bu arada siforenik ve bir o kadar da bipolar) , dozajını arttırdıgım klasik muzik dinletilerimin yanında inanılmaz gittigini soyleyebilirim. Her bunyede farklı etki yapar orası ayrı.


Rach 3 by David Helfgott (Horowitz yorumu da dinlenmeli)


Kickass

Alice in Chains



Karsilikli bir sacmaliktir aldi gidiyor. Filmin dagitimcisi sanirim bunu yapan; emin degilim bilgisi olan varsa beni aydinlatsin lutfen, soyle iki opsiyon sunuyor potansiyel izleyicilere : 3-D fakat turkce dublajli veya orjinal dilinde turkce altyazili ama 3-D'siz. Sinema blogu falan takip eden bir kitlenin ilk opsiyonu opsiyon yerine koymayacagini biliyorum ve hadi diyoruz eskiden 3-D mi vardi hemen bi tarafimiz kalkmasin fakat bu seferde filmi orjinal dilinde vizyona sokmayan sinema salonlarina maruz kaliyoruz. Kanyon cinebonus'ta filmi bahsettigim ikinci opsiyon ile izleme sansini ben yakaladim, uzun bilet kuyruklari ise dublaja hayir diyen kesimin bu sinemaya akininin bir gostergesiydi.

Aslinda bir onceki filmde oldugu gibi, bahsettigim Charlie and Chocalate Factory, filmin 12 yas alti kitleyi segment belledigi gibi yanlis anlasilmanin yasanacagini ongoruyordum. Dublajli kopyalarin sinema salonlarinin cogunlugunu isgal edeceginden de suphem yoktu fakat bu sefer gercekten anormal bir durum degil bu. Evet ben de sasirdim, evet bu neredeyse cocuk filmi ve maalesef Tim Burton sonunda civitti.

Alice in Wonderland edebiyat tarihinin gelmis gecmis en iyi cocuk hikayesidir bence. Defalarca uyarlamalari cekilmis, sayisiz sanatciya ilham kaynagi olmus bir eserden bahsediyoruz ve normal olarak ta bu eserin bilinilirligi inanilmaz boyutlarda olmali. (Googleladigimizda 26.000.000 ile sinirlandirilmis bir sonuc elde ediyoruz mesela.)Ote yanda yonetmen koltugunda oturan isim korkunc bir hayal gucune sahip buyuk sahsiyet Tim Burton. Yasarken sahsina ait bir muzesi bile oldu Burton'in. Kendisini bu kadar muhim yapan sey ise daha cocuklugunda cizdigi karakterlerde bile ayni tarzi gordugumuz creepy, karanlik, acayip bir tarzin urunu korkunc tiplemeleri alip filmlerine tasimasidir bence. Batman Returns, Ed wood, Beetle Juice, Edward Scissor Hands, Sleepy Hallow, Corpse Bride, Nightmare Before Christmas, Sweeney Todd hep ayni tarzin devam ettigi fakat film turlerine (genre) baktigimizda birbirleriyle pek alakasiz oldugunu goruruz. Bu tarz ozellikle tezat durumlarda inanilmaz one cikti. Mesela Batman gibi tarihin en unlu ve en bilinen comic karakterlerinden birinin film uyarlamasiyla yaptiklari, Edward Scissor Hands'de tipik Amerikan Ruyasi'ni yasayan rengarenk bir kasabaya ugrayan garip Burton esrarli, korkunc, garip freak Burton karakteri Johnny Depp, iki farkli animasyon filminde ayni tiplemeler fakat cok absurd sekilde biri bir ask hikayesi oteki ise kutlu bir kristmis hikayesi. Tarzini markalastirdigi aktor ve aktrisler ise sirasiyla Johnny Depp, Helena Bonhem Carter (Burton'in karisi ayni zamanda kendisi:), Winona Ryder.

Alice'te yine Burton'in fetis objesi haline gelen Depp major rollerden birinde ve tabiki Helena Bonhem Carter da var Kirmizi Kralice roluyle.Anne Hathaway guzelligine yakisir bicimde cici Beyaz Kralice rolundeyken daha once hic bir filmden hatirlamadigim genc aktris Mia Wasikowska ise Alice rolunu oldukca iyi dolduruyor. Neyse konumuz oyunculuk degil. Burton nasil bu filmi cekmeye karar verdi bilmiyorum fakat tanitiminda `Tim Burton Versiyonu` denmesini gerektirecek en ufak bir sey goremedim filmi izlerken. Bu filmi James Cameron gibi gise canavari abilerden biri cekti deselerdi inanmama ihtimalim sifir olurdu. Aslinda aklima cok garip bir fikir geldi: Saraplar icin nasil kor tadim duzenleniyorsa, filmler icin de ayni seyi oneriyorum.Filme girmeden yonetmenini soylemesinler, dogru yonetmeni tahmin etmeye calisalim. Ben bir film icin su kisi cekmistir diyemiyorsam, o filmin cok ta matah bir is olma ihtimali varmidir?? Daha uzatmak istemiyorum, son kararim film hakkinda: Walt Disney icin cekilen filmden daha cok cocuklara yonelik olmasi beklenmelidir fakat bu filmi Tim Burton cekmemelidir, adam mi kalmamistir yoksa Burton paraya mi sikismistir?Peki film kotumudur? Yine de gidilir. Alice in Chains.

Michael Keaton - Beetle Juice

Danny DeVito - Batman Returns

Johnny Depp - Edward Scissorhands

Corpse Bride

Nightmare Before Christmas

Johnny Depp - Sweeney Todd

Bonus:

Man In The Box - ALICE IN CHAINS from LeperMessiah__ on Vimeo.

"The Oscars" Sonunda!

Sinema "endustrisine" muazzam bir "boost" pazara bir fiyat duzenlemesi olmasının ve adı gecenlere banknot olarak uzun vadede fayda saglamasının yanında oscar toreni muazzam bir show. NTV'de turkce simultane igrenc cevirisiyle ki ekstra eglence arz eder, Cnbc-e kanalında ingilizce'ye hakim olanlar stres yasamadan izleyebilir. Bu sene sunucular Alec Baldwin ve yine Steve Martin. Adama bir heykel vermişlikleri olmadığı gibi, dalga gecer gibi ucuncu kez toreni sunması istenmis kendisi de kabul etmiş. İyi de olmuş. Bilindiği üzere torenin uzunlugu reklam gelirlerinin artmasıyla dogru orantılıdır. Anlasılacagı uzere sunuculara bol bol maruz kalacagız ki toren uzasın. Yoksa Heykellerin dagıtılması kanımca 15-20 dk arasında tamamlanabilirdi. Gecen sene Hugh Jackman dans showları, sempatik tavırları ve estetik durusuyla kendisine hayran bırakmıştı bu sene daha stand-up tadında Steve Martin onderliginde bir sunum bizi bekliyor, hiç te şikayetçi olamayıcagım cunku adam gercekten komik.

Oscarlar kimlere gider?

best picture - Avatar
directing - Hurt Locker
foreign language film- Un Prophete (The white ribbon'a verirler)
cinematography - White Ribbon
leading actor - Jeff Bridges (Dude alır almazsa ayıp, Morgan'a kıyak gelebilir dikkat)
leading actress - Meryl Streep (Bu kadından tırsıyorum, seri katil falan olmasın?)
supporting actor - Christopher Waltz (Stanley Tucci'de Lovely Bones'da kafayı yemiş almalı)
supporting actress - Mo'nique (Maggie Gylenhaal alsa, sora bana gelse bunu kutlasak?)
animated feature - Up
documentary - food inc. alır (the cove da iyiydi)
costume design - the imaginarium of doctor parnassus
screenplay adapted - district 9 veya up in the air
art direction,visiual effects,original score -avatar


kırmızı halı geçidine 15 dk. kalmış bu arada, kim elbisesini kime diktirmis merak edenlere fyi, odul toreni tr saatiyle 3-3:30 civarı vuku bulacak. Mikrodalga popcornlar alındı,yeterli light kola temin edildi diger gerekli her sey hazır. Olayı entellektuel davranmayı bırakıp ele alırsanız keyifli bir gece sizi beklior.